Karanlık korkusu, çocukların en sık yaşadığı duygusal zorluklardan biri olarak öne çıkıyor. Özellikle 3-7 yaş grubundaki çocuklarda görülen bu korku, yalnızca gece uyku düzenini bozmakla kalmıyor, aynı zamanda çocukların genel ruh haline ve zihinsel gelişimine de zarar veriyor.
Peki, karanlık korkusunun sebepleri neler? Bu durumla nasıl başa çıkılabilir? TRT Çocuk Psikoloğu Emine Özen’le bu soruların yanıtlarını aradık.
Ebeveynler, çocuklarının korkularını küçümsemeden, bu korkuları ciddiye alarak empatik bir yaklaşım sergilemelidir.
TRT Çocuk Psikoloğu Emine Özen
Karanlık korkusu, çocukların hayal gücünün en yoğun olduğu 3 ila 7 yaş döneminde ortaya çıkıyor. Psikolog Emine Özen de karanlık korkusunun çocukların hayal gücünden beslendiğini vurguluyor. Ayrıca bu korkunun çocukların bağımsızlık kazanma sürecinde karşılaştığı bir zorluk olduğunu dile getiriyor.
“Bu yaş grubundaki çocuklar, henüz gerçek ve hayal arasındaki farkı tam olarak ayırt edemezler. Karanlık, onlar için bilinmeyen bir ortam yaratır ve görsel ipuçları eksik olduğunda çevreyi algılayamazlar, bu da onları savunmasız hissettirebilir. Hayal güçleri devreye girer ve karanlıkta canavarlar veya hayaletler gibi korkutucu şeyler hayal edebilirler. Bu hayaller, çocuklar için gerçeğe yakın hissedilir ve bu da korkuya yol açar.
Karanlık korkusu, genellikle ebeveynlerden ayrılma kaygısıyla bağlantılıdır. Çocuk, güven duygusunu karanlıkta kaybedebilir ve bu da korkuyu artırabilir.”
Karanlıktan korkmanın doğal bir gelişim süreci olduğuna dikkat çeken Özen, erken müdahalenin önemine de işaret ediyor.
“Karanlık korkusu, aslında gelişimsel bir aşamadır ve çocuklar doğru destek ve güvenli bir ortamla zamanla bu korkuyu aşabilirler. Karanlık, çocukların güvenlik duygularını tehdit edebileceği için, onları güvende hissettirecek bir yaklaşım benimsemek önemlidir. Bu korku, normalde geçici bir süreçtir ve sağlıklı bir şekilde atlatılabilir.”
Son araştırmalar, karanlık korkusunun çocukların uyku düzeni üzerinde ciddi etkileri olduğunu ortaya koyuyor. Birleşik Krallık’ta yapılan bir çalışma, karanlık korkusu yaşayan çocukların yaklaşık yüzde 45’inin uykuya dalma güçlüğü çektiğini ve gece boyunca sık sık uyandığını gösteriyor. Bu durumun, dikkat dağınıklığı ve okul başarısında düşüş gibi olumsuz sonuçlara yol açabileceği vurgulanıyor.
İstanbul Üniversitesi tarafından yapılan araştırma, karanlık korkusu yaşayan çocukların yüzde 40’ında dikkat dağınıklığı, yüzde 25’inde ise okul başarısında düşüş tespit edildiğini ortaya koyuyor. Araştırmada, bu durumun özellikle ilkokul çağındaki çocuklarda daha belirgin olduğu ifade ediliyor.
Marmara Üniversitesi Çocuk Psikolojisi Ana Bilim Dalı tarafından yapılan başka bir çalışma ise karanlık korkusu olan çocukların büyük bir kısmının ebeveynlerinin de çocukluk dönemlerinde benzer korkular yaşamış olabileceğini öne sürmekte. Bu da korkunun sosyal öğrenme yoluyla aktarılabileceğini gösteriyor.
Psikolog Emine Özen de bu durumun çocukların hem fiziksel hem de zihinsel gelişimini olumsuz etkileyebileceğini anlatıyor.
“Karanlık korkusuyla başa çıkamayan çocuklar, gece boyunca karanlık yüzünden uyanarak ebeveynlerinin odasına girebilirler. Bu, uyku sürecinde sık sık kesintilere yol açar ve uykusuzluk gibi sorunlara neden olabilir. Aynı zamanda kabuslar ve gece terörleri de görülmeye başlanabilir. Uzun süre devam eden bu korkular, çocuğun fiziksel ve duygusal sağlığını olumsuz etkileyerek, gündüz vakitlerinde yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve huysuzluk gibi belirtilere yol açabilir. Çocuğun uyku eksikliği, öğrenme süreçlerini ve sosyal etkileşimlerini de zorlaştırabilir.”
Karanlık korkusuyla başa çıkmada teknolojinin bazı avantajları olduğu düşünülüyor. Özen de bu araçların yalnızca yardımcı rol oynadığını ifade ediyor. Akıllı gece lambaları, uykuya yardımcı uygulamalar ya da yatıştırıcı ses sistemleri gibi araçlar, çocukların korkularını yönetmesine yardımcı olabilir. Ancak Emine Özen, teknolojinin, bir ebeveynin çocuğuna hissettirdiği güven duygusunun yerini alamayacağını söylüyor.
“Ebeveynler, çocuklarının korkularını küçümsemeden, bu korkuları ciddiye alarak empatik bir yaklaşım sergilemelidir. Karanlık korkusunu yaşayan bir çocuğa, ‘Karanlıkta hiçbir şey yok, korkmana gerek yok’ gibi bir açıklama yerine, ‘Karanlık seni korkutuyorsa, bunu anlıyorum ve seni güvende hissettirmek için buradayım’ gibi bir yaklaşım daha etkili olabilir. Bu yaklaşım, çocuğun duygusal güvenliğini artırarak, korkularıyla başa çıkmasına yardımcı olabilir.”
Karanlık korkusuyla başa çıkmada ebeveynlere önemli görevler düşüyor. Psikolog Emine Özen, şunları öneriyor:
Empati gösterin: Çocuğunuzun korkusunu ciddiye alın ve yanında olduğunuzu hissettirin.
Gece rutini oluşturun: Uyku öncesi düzenli aktivitelerle çocuğunuzun sakinleşmesine yardımcı olun.
Pozitif pekiştirme kullanın: Çocuğunuz korkularıyla başa çıktığında onu cesaretlendirin.
Destekleyici araçlar kullanın: Yumuşak ışıklı gece lambaları veya favori oyuncakları, çocuğunuzun kendini daha güvende hissetmesini sağlayabilir.