İsrail’in Gazze’deki soykırımının ardından uluslararası hukuktaki en önemli kararlardan birine imza atıldı… Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.
Bu tutuklama kararı uygulanabilir mi, süreç nasıl işleyecek? Netanyahu ya da Gallant başka bir ülkeye giderse gözaltına mı alınacak? Merak edilen bu soruları Uluslararası Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Selami Kuran ile konuştuk.
Prof. Dr. Kuran, hukukun kimi zaman yavaş işleyebildiği gerçeğine işaret ediyor. Hele de konu İsrail olunca sürecin iyice uzadığına dikkati çekiyor. Ancak sonuca ulaşıldığının altını çiziyor.
UCM aslında hukuk alanından en üst mercilerden biri olarak kabul ediliyor. Yani ülkelerin kendi ulusal mahkemelerinin daha üstünde konumlanıyor. UCM’nin temeli Roma Statüsü’ne dayanıyor.
Resmi sitede Roma Statüsü’ne imza atmış ülkelerin sayısı 124 olarak belirtiliyor. Ancak tutuklama kararı için üye olmak şart değil. Mahkeme, Roma Statüsü’ne taraf olmayan ülkelerden de ‘yakalama kararını’ yerine getirmeleri için iş birliği talebinde bulunabiliyor. Ancak bu talebe onay verip vermemek ülkelerin kendi inisiyatifinde oluyor.
Prof. Dr. Kuran dikkate değer bir bilgi daha paylaşıyor. Her ne kadar 7 Ekim 2023’teki olayların ardından başlayan süreçle ilgili Netanyahu için karar alınmış olsa da aslında 2014’ten bu yana benzer bir soruşturmanın devam ettiğini anlatıyor.
Filistin’in 2014 yılında UCM’ye başvurup, Netanyahu’nun ‘savaş suçu’ işlediğini aktardığını dile getiren Prof. Dr. Kuran şöyle devam ediyor:
“O dava devam ederken Ekim 2023 olayı yaşandı. Sonra iki dava birleştirildi. UCM’nin konuyla ilgilenen Başsavcısı Kerim Han ile ilgili çok ciddi baskılar, tehditler oldu. Bu süreçte Kerim Han iki defa Filistin’e gitti. Bilgi ve belgeler toplandı. Nihayetinde de karar açıklandı.
Kararda önemli bir husus var. Netanyahu ve Gallant’ın savaş suçu işlediği kayda geçirildi. Yani bu isimler soykırım, savaş suçu, insanlığa karşı işlenen suçlar ve saldırılardan sorumlu tutuluyor.
Sivillerin gıda, ilaç, yakıt, insani yardım gibi en temel ihtiyaçlardan dahi mahrum bırakılmasında, öldürülmelerinde ve soykırıma uğramalarında Netanyahu ile Gallant’ın dahli olduğu vurgulanıyor. Bu iki ismin yükümlülükleri olmasına rağmen bu suçların engellenmesi için bir karar almadıklarını aksine devam etmesi adına emir verdikleri UCM’nin belgelerinde okuyoruz.
Mahkeme bunlarla ilgili elinde kanıt olduğunu söylüyor. Ve üye ülkelere ‘yakalanmaları ve mahkemeye teslim edilmeleri’ konusunda çağrı yapıyor.”
UCM’nin kararının ardından Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bir açıklama yaptı. Bunun siyasi bir karar olmadığını, üyelerin ‘tutuklama’ kararına uyması çağrısında bulundu. Hollanda Dışişleri Bakanı da Netanyahu ya da Gallant’ın ülkeye gelmesi durumunda tutuklama kararına uyacaklarını söyledi.
Prof. Dr. Selami Kuran’a UCM’nin kararının Netanyahu için tutuklanmak anlamına mı geldiğini soruyoruz:
“Netanyahu ve Gallant önümüzdeki süreçte Roma Statüsü’ne bağlı ülkelerden birine giderse tutuklanabilir. Ve Lahey’de mahkemeye çıkarılmaları için süreç başlatılabilir. Ancak UCM’nin kendi kolluk kuvvetleri yok. Kararı alır ve üyelerine duyurur. Yani bir kolluk kuvveti gidip de Netanyahu’yu tutuklamayacak. Ancak bahsi geçen iki isim üye ülkelerden birine giderse işte o zaman gözaltı işlemleri uygulanabilir.
Bu karar simgesel açıdan çok değerli. İsrail yaptıklarını ‘teröristlerle mücadele ediyorum’ diyerek meşrulaştırmaya çalışıyordu. Şimdi dünyanın en üst yargı makamlarından biri aslında bunun doğru olmadığını gösterdi. Hatta tam tersine, İsrail’in çok önemli iki isminin ciddi suçlar işlediğini ve tutuklanması gerektiği kararına imza attı.
Bence en önemli hususlardan biri de ABD başta olmak üzere Netanyahu’ya sınırsız destek veren ülkelerin tekrar düşünmek zorunda kalacağı gerçeği. Bu durum ciddi bir siyasi baskıyı beraberinde getirebilir. Önümüzdeki süreçte farklı bazı gelişmeler görebiliriz.”