Bütün dünya Suriye’deki devrimden sonra Türkiye’nin hamlelerine yoğunlaşırken İsrail ise fırsat bu fırsat deyip çekmecelerindeki gizli Siyonist projeleri çıkarıp herkese meydan okuyor. İsrail’deki özgüven tavan yapmış durumda. Siyaset ve medya dünyası “Hizbullah ve İran’ı zayıflatmasaydık Suriyeli muhalifler Esad’ı deviremeyecekti” propagandasını yapıyor.
En büyük hataları ise Türkiye’nin Suriye devrimindeki rolünü görmezden gelmeleri. Zira bizim dememize kalmadan Türkiye’nin sadece Suriye’de değil Kafkaslar’dan Afrika’ya uzanan geniş coğrafyadaki küresel oyun kurucu rolünü Batı medyası sabah akşam itiraf ediyor zaten.
Nitekim dün de CNN, BBC, NYT, FT ve The Economist gibi kuruluşlardaki “Suriye devrimiyle Türkiye’nin nüfuzu arttı”, “En çok kazanan Türkiye oldu” ve “Erdoğan şimdi çok daha güçlü!” şeklindeki ‘hayıflanmalar’ dikkat çekti.
Ancak İsrail her şeyi kendi hanesine yazarak Suriye’nin ve Ortadoğu’nun geleceğini ipotek altına almaya çalışıyor. Eskiden bunu gizli yapardı. Şimdi İsrail medyası, Suriye ve yeni Ortadoğu planlarıyla ilgili siyonist projeleri adeta pehlivan tefrikaları gibi hemen her gün çarşaf çarşaf yayınlıyor.
***
Suriye’yi parçalama ve derebeyliklere bölme planı çerçevesinde Golan Tepeleri‘ndeki tampon bölgeyi ve etrafındaki 400 kilometrekarelik alanı işgal eden İsrail tankları, başkent Şam‘a 10 km mesafeye kadar yaklaştı.
Suriye’nin savunma altyapısını felç eden saldırıların ardından İsrail’deki siyasiler ve medya ağız birliğiyle “Haritalar yeniden çizilmeli, tam zamanı!” şeklinde naralar atıyor.
Hedeflerinin parçalanmış Suriye olduğunu vurgulayan İsrail’in Güvenlik Kabinesi bakanlarından Avi Dichter, Şam’ın askeri varlıklarını yok etmek için güç boşluğunu iyi kullandıklarını böbürlenerek anlatıyor. “Saldırı planları yıllar önce yapılmıştı. Suriye rejimi yıkılırken planları hayata geçirmekte vakit kaybetmedik” diyor.
Kıdemli Mossad ajanı Miri Eisin “İbranice’de biz buna çekmecedeki plan diyoruz” bilgisini vermiş. Israel Hayom yazarlarından Yoav Limor da amaçlarının Suriye ordusunu “taş devrine geri döndürmek” olduğunu yazmış.
***
İsrail’in özel muharebe kuvvetleri de dâhil en az yedi tugayı şu an Suriye topraklarında faaliyet gösteriyor. Başbakan Binyamin Netanyahu askerlerin “sınırdaki güvenlik garanti edilene kadar” kalacağını belirtti. Gazze Kasabı, “Bu bizim yeni güvenlik doktrinimiz. İstediğimiz zaman, istediğimizi yaparız ve taahhütte bulunmayız” diyerek meydan okuyor.
Netanyahu’nun Ortadoğu’nun çehresini değiştirme söylemi medyada coşkuyla karşılanıyor. The Jerusalem Post “İsrail, Ortadoğu’da istikrar için onlarca yıldır etkisiz kalan BM ve Batı’dan daha fazlasını bir yıl içinde yaptı” diye yazıyor.
Dünyanın kınamasının hiçbir şey ifade etmediğini kaydeden The Times of Israel yazarı Jeffrey Levine ise “Barış ve refahın yeni Ortadoğusu” başlıklı makalesinde İsrail’in yeni haritasını şöyle çizmiş: İran’da rejim değişecek. Kürtler kendi devletlerini kuracak. Filistinliler ise Ürdün’de yeni bir vatana kavuşacak.
Siyasi analist Nimrod Flashenberg de İsrail’in yeni Suriye’deki önceliğinin Kürt ve Dürzi azınlıkların devletleşmesini sağlamak olduğunun altını çiziyor. Yani açıkça Türkiye, Suriye, Irak ve İran’ın parçalanması projesi devrede olacak.
Hâsılı kelam siyonistlerin gözündeki Ortadoğu manzarası böyle. Burun kıvırıp hafife almamak lazım. Zira su uyur düşman uyumaz.